Connected... (Baglandi...)

The matrix hate you... (Matris sizden nefret ediyor...)

At the same time, the matrix need you... (Ayni zamanda Matrisin size ihtiyaci var...)

Follow the white rabbit... (Beyaz tavşani izle...)

...

Kosinüs: sence aradigimiz kisi o mu?

Sinüs: evet, sanirim...?!?!....

K: onu izlemekten hoslaniyorsun degil mi?

S: hayir canim ne alakasi var...

K: hadi hadi pis röntgenci matriste gozetlemedigin pencere yok.

S: asil senin yok pis sapik...

Ve ihtiyarın teki otobüs durağında saçmalayan iki fonksiyonun yanına gelir: N'oluyor burada siz de kimsiniz?

S: sey ben sin(x) yani ucgen fonksiyonu, gercegin colunden

İhtiyar sorar: İçinden mi?

S: Yok, pisagor mevkinin hipotenus koyunden.

İ: Belli kaymış sizin şiveniz.

Kosinüs devreye girer: ben de cos(x) biz secilmis kisiyi, 'O'yu, he is the one'ı almaya geldik.

Dedenin tepesi atar: Burada de ne 'büyük O' ne de 'küçük o' ne NEO ne AHO ne de OHA var. Hadi evladım gidin şimdi rahat bırakın bizi.

K: iyi o zaman biz de seni aliriz be panpa.

İ: Evladım, a benim trigonometrik taşra fonksiyonlarım gidin de başka sayfalarda saçmalayın; burası saygın ve herkesin incelediği anarşit bir site; burada böyle saçmalıklara yer yok, hadi hadi 2'leyin...

Sinüs ısrar eder: yok yok seni almadan surdan suraya gitmeyiz, eli bos donmek olmaz.

İhtiyar kararlıdır: Oğlum, senin bu matrislerinle, kaprislerinle uğraşacak halim yok çok işim var, yazı yazacam site yapıcam okul kurucam; bir ara uğrarım hadi 2'le 2'le...

S: ulan amma degerli sanal yaşantın varmış be panpa dede... sana gercegi verecez gercek dunyayı gosterecez gel iste...

İ: Peki sizin orada güzel kızlar var mı?

K: eeee sey, kem kum...

Sinüs geçersiz bir işlem yürütür kapatılır: hgnk?!...

İhtiyar devam eder: Burada az da olsa var. Arasıra otobüste, okulda, metroda koridorda falan görüyorum, o kadar emek vermişiz, yol yordam öğrenmişiz, kendi sanal dünyamızı kurmuşuz, yarım bırakmak olmaz. Hem gerçeği ne yapacağım; benim kendi gerçeğim bana yetiyor; zaten güzel kız da yokmuş neylen öpüşeceksiniz, çorak Hipotenüs köyündeki kaktüsle mi? İsterseniz siz takılın bana; bir dürüm yiyelim, dertleşelim, içelim, güzelleşelim. Bırakın gerçeğin çölü ayaklarını, kurak yerde çiçek mi biter, benim gönül bahçemdeki güller hepimize yeter. (şairlik yapmasa da olmaz) Neyse hiç olmazsa geyik yaparız. Arkadaş lazım bana, yalnızlığa gelemem sapıtırım hemen, duvarları tırmalarım.

Sinüs restarttan sonra kendine gelir ve içinden: (ya ne yapsak bir baksak mi bu ciddi gorunuyor ha kosinuz) diye arkadaşına ping atar.

K: (bilmem ki sin(x) panpa, zaten ben de bikmistim gercegin colunden biraz da tatil yapak.)

Sin(x)+Cos(x) birlikte karar veriler: biz geliyoruz agabey!

Hah şöyle. Gelin sizi kadim dostum belediye otobüsüyle tanıştırayım, bakın geliyor.

Belediye Otobüsü: Selam gençler, siz yenisiniz galiba?

K: ya ne sanal dunyaymis be, otobus bile konusuyor.

Otobüs: Sen önce cümlelerinin başına büyük harf koy Türkçe karaktersiz fonksiyon.

(Otobüs size laf attı. Kabul et | Reddet. | Sttir Et | Laf Et)

Sin(x) laf eder: Ukala Otobus.

O: Hepsine değil tümcelerin ve özel isimlerin başına büyük harf. Ayrıca Türkçe karakterler kullan, hasta etme beni; hem sen 'sıkıldım' nasıl diyeceksin bu harflerle.

S: SIKILDIM...

O: Bağırma, caps lock'unu emniyete al da konuş, hasta etme adamı!

Kosinüs Help dosyasını açar: hey integral operatoru dx, bize turkce fontlari ve yazım kılavuzunu bir yukleyiver.

İntegral operatörü dx, sin(x) ve cos(x)'ten SIKILMIŞTIR: Alın amk.

Bızzzzzzzt.. (Bilgiler yüklenir)

Sin(x)+Cos(x): Ay nov Türkçe! (I Know Turkish)

K: Ukala otobüs amca, oldu mu?

İhtiyar araya girer: Tamam kapışmayın ilk günden.

Otobüs sorar: Senin adın neydi genç fonksiyon?

Kosinüs, efendim..

O: Ne biçim isimmiş o öyle yok mu onun Öz Türkçesi...

K: I ıh!?...

Otobüs, ihtiyara sessizce: Lan ne abidik gubidik, antin kuntin, arkadaşlar bulmuşsun kendine be ihtiyar neyse severim seni, binsinler bakalım; ancak (fonksiyonlara dönerek) Bu böyle olmayacak size Türkçe isim bulmalı. Gavur sözcükleri otobüse almıyoruz.

Sin(x)+Cos(x): E o zaman bul abi.

O: Kosinüz evladım senin adın bundan sonra Karagöz olacak arkadaşına panpa değil kan kardeşim diyeceksin, arkadaşının adı da Hacıvat olacak, birlikte yaşlılara, gazilere, hamilelere ve çocuklu bayanlara yer vereceksiniz. Fe klavye alacaksınız. İtliği hergeleliği ve kolayı bırakacaksınız, hep zoru seçeceksiniz. Cümle başında büyük harf cümle sonunda nokta kullanacaksınız. Âşık'a aşık, hâlâ'ya hala demeyeceksiniz. Başka sitelerden yazı çalmayacak omleti teflon tava içinde çırpmayacaksınız. Çiziliyor çünkü:S

K: (Hı?! Ne diyo lan bu, sinüs kardeş? O kadar dedim sana bu hayal dünyası bizi bozar biz büyük veya küçük her neyse o O'yu alıp gidecektik, maymun olduk bu dikenli bahçede.)

H: (Dur be kardeşim denemekten ne çıkar. Bir kez olsun şu alt ve üst maksimum sınırlarına aş da delikanlı bir hiperbol gibi davran.)

Otobüse dönüp cevap verirler: Peki otobüs kardeş, bundan sonra ben Karagöz, bu Hacivat olacak, kabul ediyoruz; ama neden sana "oturgaçlı gütürgeç" demiyoruz da bizi bir Müslüman yapmadığın kalıyor?

O: İyi o zaman sizi müslüman yapalım da belki imana gelir dilimizde zaten yerleşik sözcüklerle güreşmektense yeni istila eden sözcüklerle savaşmanın daha akıllıca olduğunu anlarsınız. Tekrarlayın bakalım: "Eşhedüüü...

Otobüste yer verilmesi gereken ihtiyar: Şu işi sonraya bıraksak akşam oluyor işimiz var.

Büyük lafı dinlemeyen genç fonksiyonlar tartışmayı uzatırlar: İyi de sin(x) cos(x) eskiden de vardı, yeni yetme istilacılardan değiliz ki?

Otobüs gazını kökleyerek hırlar: Uzatma ezerim bak!

İhtiyar arka koltuktan seslenir: Ne âlemsin otobüs baba ya! Korkutma gençleri, alıver içeri.

O: Beni o paragöz Özel Halk Otobüsleriyle karıştırmayın, ben bizim devlet okulları gibi sevecen, devlet su işleri gibi sulu, devlet kurumları gibi kuru.

Genç fonksiyonlar Hacıvat(x) ile Karagöz(x) hep bir ağızdan: Öfff tamam baba ya yola çıkalım artık.

Ukala otobüs havalı frenlerini tıslatarak: Sanal dünyaya gireli iki dakika oldu başladınız söylenmeye, biniyor musunuz gidiyorum bak?

Karagöz otobüs basamaklarını çıkarken: Geri mi dönsek ha Hacı?

H: Artık çok geç Karagözüm akbilimi bastım.

İhtiyar arkadan kaçık bir kahkaha patlatır: Muhohahahahahaaa!

K: Neye gülüyon?

İ: Yok bişey.