Dolandırılma hikayesine geçmeden önce geçen aldığım mesaja bakın hele. Ekşi sözlükteki şu açıklama yeterli sanırım. Önlem alınmadığı gibi firmanın adresi de ortada, aleni dolandırıcılık yapılıyor ve hiç bir işlem gerçekleştirilmiyor. Açıkçası uyanık olmak gerekli.
Asıl hikayemiz bu değil tabi. Bundan seneler evvel Ostim’deydim, hava soğuk, kız arkadaşımın istediği, sadece pastacılık dünyasında bulunan şeker hamurunu almak için mesai bitiminde yola çıkmışım. Dükkanlar kapanmadan yetişirim diyordum, arkadan bir ses:
– Pardon bakar mısınız, elimde işinize yarayabilecek bir kaç ürün var.
Alla alla acelem var, vakit akşam, hava soğuk, malzeme almam lazım, ne var ki? “Bir dijital kamera, birkaç parfüm, bir kol saati bir de kendime ayırdığım telefon” dedi adam. Kamerayı inceledim pek bir numarası yok gibi, dijital kameram vardı, parfüm ve saatten anlamam ama telefona bakarım.
Bir baktım ki iPhone 4s! (O zamanlar için çok cazip bişey.)
“Ne kadar istiyorsun buna?” dedim. “Sende ne kadar var?” “Bende buna yetecek kadar yok ama bankaya uğrarsak olabilir; ama önce şu benim pastacılık dünyasını bulalım mı?” Adam biraz düşünüp kabul etti; çünkü aracın benzin ibresi nereyse sıfırı gösteriyordu benzine ihtiyacı varmış, mallar gümrükten kalmış, ürünleri birilerine satıp benzin alacak ve yoluna devam edecekmiş.
O soğukta araba iyi oldu; biraz dolanıp pastacıyı bulduk, sonra doğru bankaya, parayı çekip adama vereceğim. Yolda sordu “Nerelisin?” “Eskişehir. Sen?” “İzmir.” Vay ev arkadaşım da İzmir’den. O esnada ezan okundu şefaat getirmeye başladı.
Kısmet işte, o esnada ürünleri nasıl değerlendiririm diye düşünüyordum: iPhone’nu kendime ayırayım, eskisini satarım ya da hediye vereyim, yok pahalı hediye herkesi mahcup eder, en iyisi bunları ve eski telefonumu satıp yeni bir telefon alayım…
Karar verdim iPhone için 800 TL ne diyorsun, dedim. Hmm peki en fazla ne verirsin, bak sana bir iyilik yapıcam gel şunu 1000 TL yapalım yanında dijital kamera, dört parfüm bir de şu saati vereyim böylelikle tüm paketi sana vermiş olurum tanesi 150 TL’ye bile gelemiyor ki gördün parfüm ve saat çok şık. İçimden “Parfüm ve saatten anlamam ama hediye ederim birilerine iPhone’u da satarım kârlı iş” dedim.
Bankadaki tüm hesaplarımı kazıdım, sonuçta iyi bir pazarlıktı. Parayı verdikten sonra ayrıldım metroda bir rehavet çöktü şu Sony kamerayı bir inceleyim dedim en azından model numarasına bakıp kaç paraymış öğrenirim. Tanrım model numarası yok! Sony yazısı da çıkartmadan ibaret. Hmm demek dandik bir şey neyse ki iPhone var. Onu bir inceleyeyim dedim çıkardım kılıfından gayet şık, açma düğmesine bastım; fakat ekran görüntüsünde bir gariplik var. Resimden hâlâ hangisinin sahte olduğunu anlayamıyorum. Biri iş arkadaşımın diğeri de benim imitasyon şaheseri ayfonum.
Uzun lafın kısası sağlam bir kazık yemiştim…
Sonuç
Çinliler açısından: Acı bir sırıtışla evin yolunu tuttum. Araştırdık Çin malıymış. Bu kadar organize bir dolandırıcılık aklımın ucundan dahi geçmezdi. Adamlar aynısını yapacağız diye ne uğraşmışlar. Buna harcanan emekle sıfırdan bir marka yaratsalar çok daha başarılı olurlar dediydim. Şimdi ise baktığınızda dünyanın elektronik devleri arasına Çin firmaları da girmeye başladı. Hepsi benim gibiler sayesinde :/
Kendi açımdan: Özgür yazılım “Android” sever olarak içimdeki iPhone ezikliği ile yüzleştim ve teknoloji ürünlerine olan zaafımı gördüm. Yüzüklerin Efendisi gibi drama severler tarafından hor görülen fantastik eserlerin aslında nasıl da hayatın içinden göstergeler barındırdığına tekrar şahit oldum. Gollum‘a büyük sempati beslemeye başladım, aslında hepimiz aynıydık: ucuzluk gören bir alışveriş müptelası ya da sahafa uğramış bir kitapkurdu… Zaaflarımızla endüstrileri beslediğimiz bir gezegendeyiz.
Hırsızın hiç mi suçu yok: Bana en dehşet veren şey ise yalancı bir insanın bu kadar yakınında olup hiç bir şey hissetmemiş olmak. Resmen bir yalana birinci elden şahit oldum. Bu kadar emek, rol, takım elbise, taklit ürünlerle dolu büyük bir senaryo, emeğin böyle bir yalan için kullanılması, din temalı dil, son model araba… Böyle bir insanın varlığı beni dehşete düşürüyor; ama aynı zamanda ise ucuz atlattığımı hissettiriyor, beni dövüp de paramı alabilirdi ancak ince düşünülmüş organize işler sayesinde paramı kendi elimle ona verdim. Pis herif.
İşin içinde Çin Mafyası olmasaydı başka olurdu ya neyse kendimizi tatlı kadın Nil ile avutalım. Çin sanayisi için çalışan tüm emekçi saf Anadolu insanları için gelsin bu şarkı…
Güney
Yazıya yanlışlıkla denk geldim. Google görsellere hmm peki yazıp iphone resmini görünce bende dedim heralde çakmasıyla orjinalinin farkını söylüyor. Bir bakiyimde olurda alırsam biliyim. Girdim yazınızı okudum. Gerçekten çok güzel işlenmiş bir yazı. Anlatı biçiminiz ve ortaya konan çok güzel arada da güldüm. Sonuç olarak ellerinize sağlık güzel yazı. Ancak bilmelisiniz ki artık Türkiye’de iyi niyetli insanlar yok. Olanlarda bunu göstermiyor ki acı çekmesinler, kullanılmasınlar. O yüzden kimse kimseye 2 Bin TL’lik aleti 1000 TL’ye vermez. Millet para kazanmak için çoluğunu çocuğunu kullanıyo artık devir çok başka. İyi günler dilerim.
Serdar A
Teşekkür ederim haklısınız, neyse ki para kaybıyla atlattık:)
Mehmet
Kova burcu olmam nedeniyle “elektromanyak” bir yapım var dolayısıyla her elektronik ürünün yanında çakı-çakmak, ustura-bıçak (çocukluğumda takribi yarım asır önce köyümdeki seyyar satıcının hiç untmadığım teranesi!) hep ilgimi çeker oldum olası… Eeeeee, bu nedenle sitenizde buldum kendimi valla benim bir suçum yok :-) Olay ve benzerleri bilindik ve ne yazık ki sık karşılaşılan cinsten. Daha otuz yıl önce bile vardı deyim siz anlayın! :-) Niye mesaj yazıyorum; yazınız çok içten sıpsıcak tertemiz insan kokusu verdi burnuma!.. Selam ve saygılarımla işlerinizde başarılar dilerim. Allah’ın adını ağzından düşürmeyen Allahsızlardan Allah sizi korusun! (Tedbir il şarttır ha!…… :-)