Ozgur Serdar Altunoglu

Animasyon ve Konsept Sanatı

  • CV
    • CV (Türkçe)
    • Yazılar
    • Hizmetler
    • Linktree
    • Hakkımda
  • ART
  • BLOG
  • İLETİŞ
  • Türkçe
Okula Hayır (Font Design)

Okula Hayır Sitesi (Agos Şapgir Röportajı)

Tarih: 2013-03-02
Kategori: Eğitim, Site Bilgisi

Ön Bilgi: Bir zamanlar hevesle tasarladığım, ama tutmayan, daha sonra Tumblr’a taşıdığım Okula Hayır sitesinin hikayesi. Sitenin bana en olumlu getirisi Agos gazetesi Şapgir ekibinden Sevag Beşiktaşlıyan’ın beni bulup bir röportaj gerçekleştirmesiydi. Röportaj metni ise aşağıda:

Tahta Akıllandı Biz Akıllanamadık

– Sizi “Okula Hayır” sitesini kurmaya iten sebepler nelerdir?

Küçükken pek okulsever biri değildim. İlk, orta ve lise dönemlerim de pek parlak geçmedi. Bir yaşında okumaya, beş yaşında piyano çalmaya da başlamadım, sıradan ve okuldan nefret eden bir çocuktum. Üniversiteye kadar da hatayı hep kendimde aradım, eksiklerimi kapatmak için herkes gibi dershanelere, kurslara gittim, üniversitede 2 sene hazırlık okudum. Senelerim boşa geçti, bu arada kardeşim okula başladı, o da okulu sevemedi, bu konu hakkında Yaşasın Hiç Bitmeyen Tatil adlı bir şiiri bile var. Sanırım sırf arkadaşlarını görmek için okula gidiyordu. Sisteme uyum sağlamak da bir meziyet, fakat bizde o yoktu anlaşılan. Yanlışı hissediyorsun; ancak ifade edemiyorsun bu korkunç bir şey. İnsan bir yanlışın içine doğmuşsa onu içselleştiriyor ve farkındalık kazanması için o ortamın dışına çıkması gerekiyor.

https://www.instagram.com/p/MPxXGsvSwL/?taken-by=serdicim

Bendeki farkındalığı ise dört senedir atölyelerine katıldığım Gümüşlük Akademisi yarattı diyebiliriz. Reklam olacağını sanmıyorum çünkü kâr amacı gütmeyen bu tür vakıflarda zaten lüks bir ortam yok, genelde böyle yerlerde kapitalist şehir insanına zor gelen imece yöntemi geçerlidir. Gerektiğinde oradaki işlere yardımcı oluyorsun; sadece kendi işini değil bahçenin de işlerini görüyorsun. Ayrıca Gümüşlük tek seçenek değil mesela Bilinç Çalıştayı ile keşfettiğim Matematik Köyü var, Hayat Okulu, Cam Ocağı, Heredot 3. Yaş Akademisi, Düşler Akademisi, Sanat Kampları ve daha bir sürü alternatif okul ve sayıları giderek artıyor. Tabii böyle farklı bir okul anlayışıyla karşılaşınca insan doğal olarak “okul” olgusunu sorgulamaya başlıyor. Bu hazineleri keşfettikten sonra duyurmak, doğrusal şehir eğitiminde çektiğim sıkıntıyı herkese anlatmak istedim.

https://www.instagram.com/p/f9zIxnPS5e/

Siteye gelirsek. fikri Latife Tekin verdi. Bildiğiniz gibi Latife Tekin Türkiye’nin en değerli kadın yazarlarından ve Gümüşlük Akademisi Vakfı’nın da şimdiki ruhunu temsil ediyor. Latife, atölye çalışmalarından sonra bir akşam sohbetinde “Neden Türkiye’de okula hayır diye bir hareket yok?” diye bir soru attı ortaya. Söz uçtu ama benim aklıma takıldı bu düşünce. O sıralar okuduğum bölüm felsefe, işim de web-grafik olunca fikri geliştirdim ve benimle benzer eğitim sancılarını hisseden insanlara yardımcı olmak amacıyla bu siteyi kurdum.

Ek: Okula hayır sitesi için tasarladığım logodan bir de font seti çıkartmıştım.

//ozz-art.tumblr.com/post/96006917809/okula-hayir-font

– Sizce soruna sebep olanlar, tek tek eğitimin tarafları –devlet, öğretmen, veli vb.- değil de, neden okul denen yapı?

Evet, hedef olarak biz de okulu seçtik, neden çoğul konuştum bilmiyorum ama siz diyince başladı böyle neyse.

Site sloganımızı “Okumaya değil! Yaratıcılığı öldüren tekdüze ezberci okula hayır” olarak belirledik. Yani “okumak” bir eylem, binaya, öğretmene yaşadığı bahçeye bağımlı değil.  Fakat “okul” bir yapı ve etimolojisindeki o “ekol” kavramından oldukça uzaklaştı, otoritenin bir çeşit kalıbı haline geldi. Şu karikatür her şeyi anlatıyor aslında. Pink Floyd’un o “The Wall”  adlı parçası da aynı şeyi anlatıyor düşünce yeni değil zaten.

https://okulahayir.tumblr.com/post/113243098154/karikatur

– Türkiye’de neredeyse herkes “zorunlu eğitim süresi”nin uzatılmasından yana. Sizce 8 yıl değil de, 4+4+4 yıl okuması bir çocuğa daha fazla ne kazandırabilir?

Çocuğa daha çok gereksiz bilgi yüklemesi ve ebeveynlerine daha çok kafa dinleme zamanı sağlayacağı kesin. Hele ki çocuk sayısı 2’den fazlaysa bu canavarları ehlileştirecek bir yere ihtiyaç var. Kardeşimin veli toplantılarına giderdim. Tüm öğretmenlerde aynı şikâyetler: çok iyi çocuklar ama dersi hiç dinlemiyorlar, bu sınıf en azgın sınıf, çok konuşuyorlar, ödevlerini yapmıyorlar, azıcık çalışsalar…

Yeter ama ya! Öğretmenler sanki Robin Williams, okul sanki Oxford, tek kusur öğrencide. Bu şartlar, bu zihniyet, bu bencil tutum karşısında isterse 4x4x4 sene sürse ne fayda. Yakında yüksek lisansı da zorunlu derlerse şaşırmam eğilim o yönde çünkü.

– Peki, özellikle kız çocuklarının okutulmasına yönelik yoğun sosyal kampanyalar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bence bu konu eğitimin en önemli meselesidir. Buz dağının görünen ucu, aynı zamanda tüm olayın özetidir. Ve sadece eğitim penceresinden bakıldığında yeterli olmayacağını düşündüğüm bir meseledir. Çünkü kafalar ataerkil, kültürümüz ataerkil; tanrı, devlet, baba üçlemesi ve bunun sonucu doğan otoriter merkeziyetçi doğrusal anlayış ataerkil. Hepsi aslında bir bütünün parçası eğitim de bu anlayışı besleyen damarlardan biri. Bu nedenle sadece eğitimin değil, tüm ataerkil kültürlerin feminist yaklaşımlarla kendini terbiye etmesi gerekiyor.

Kız çocukların okutulması gerek ama hangi alanda? Daha iyi hizmetçi sekreter evhanımı aşçı anne hemşire dansöz manken olmaları için mi? Neden? Tamam, okusunlar; ama bu arada evdeki erkek çocuğun çapkınlığı hoş görülüyorsa, komşu kızının çocuk yaşta gelin yapılmasına göz yumuluyorsa, bir kadın tecavüzcüsünün bebeğini zorla doğuruyorsa, kadına yönelik şiddet almış başını yürümüşse, töre cinayetlerini saymıyorum bile, en basiti evin kızı ev işlerine yardım ederken oğlan bilgisayar başında oyun oynuyorsa ve bu doğal geliyorsa o kampanya orada kalır ve kız büyüyüp evlendikten yani saat 12’den sonra külkedisi evine döner.

Her şey birbiriyle bağlantılı. Kampanyalar çok önemli ama yeterli değil. Hastalığı iyi etmek değil de ateşi düşürmeye benziyor. Daha radikal eylemler gerçekleştirilmeli.

– Okulların kaldırıldığını farz edelim, oluşacak bilgi aktarım boşluğunu sadece kitaplarla veya teknolojiyle doldurabilecek miyiz?

Günümüzde daha çok seçenek var. Alternatif okulların, kitapların, meslek kurslarını yanında “sanal okullar” da var.  Ama o da bir yere kadar.

Şahsen sınıfların, amfilerin, usta çırak ilişkisinin, diyalogun ve grup çalışmasının değerine inanıyorum; ancak bunu bizim okullarımız sağlayamıyor. Okullar Fast Food restoranı gibi. Müfredat belli, sorular belli, hocanın bilmesine bile gerek yok, çözüm de elindeki cevap kâğıdında açıklanmış. Hap gibi bilgileri ezberle, hop diye üniversiteye kapağı at. Sonra o üniversite ne yapsın, beynimiz formatlanmış artık. Bir de akıllı tahta çıktı. Tahta akıllandı biz akıllanamadık.

Üniversiteye kadar boşa geçen yılları göz önüne alırsam düzgün bir okuma programıyla dışarıdan kolayca mezun olup artan vakitte de pek çok şey yapabilirdim. Tabi bunu şimdiki aklımla söylüyorum. Ama o zamanlar soru bankalarına değil; kendi sorularımı cevaplayacak gerçekten bir yol göstericiye ihtiyacım vardı. Hocalar yol göstermeli. Tabi önce kendi yollarını bulmalı. Mesleğini sevmeyen öğretmenlerden de çok çektik.

Neyse geçmişe hayıflanmanın bir anlamı yok. Madem iyi bir eğitim göremedik,  geçmişten bunun intikamını en barışçıl yolla nasıl alabiliriz ona bakmak lazım. Bu röportaj bile farkındalık yaratmak için önemli bence, teşekkür ederim ilginiz ve sorularınız için.

– Okulların kapanmasıyla insanların aklına hemen çocukların evde oturacağı geliyor, bu da dolayısıyla bir sosyalleşme sorunu yaratıyor. Peki, okulun sağladığı bu imkânın alternatifi ne olabilir?

Çocukları spora, sosyal etkinliklere ya da kamplara göndermek gibi ideal ütopik yaklaşımlar beni kesmiyor artık. Bir yere kadar iyi önerilerdi bunlar; ama gördük ki yeterli değil; çünkü o çocuğun annesi-babası çocuğun bilgi açlığını giderecek yeterliliğe sahip değil.

Klasik bir senaryo düşünelim. Baba işten gelir televizyon karşısına geçer, anne yemeği hazırlayıp herkesi sofraya çağırır. Böyle bir durumda tatile çıkan bir çocuk fazlalıktır ve odasına kapatılıp bilgisayar oyunlarıyla uyuşturulması gerekir ki ayak bağı olmasın. Bence yanlış olan bu.

Eğer aile bunun dışına çıkmak için bir çaba sarf ediyorsa, yetersizliğini fark edip çocuğuyla birlikte yola çıkıyorsa işte o zaman bir şeyler değişebilir. Mesela çocuk, popüler oldu diye zorla Matematik Köyüne gönderilmemeli, öyle yetiştirilmeli ki ben Matematik Köyüne gideceğim bursumu da buldum, siz de gelsenize demeli, şu müzeyi gezelim, şu dili öğrenelim, şurada kamp yapalım katılsanıza demeli. Hayal gibi değil mi? Ama hayali de güzel.

– Türkiye’de özgürlük kısıtlamaları, bir tür saygı ifadesi olarak görülürken, eğitimle ilgili kemikleşmiş bazı uygulamalar da değiştiriliyor. Bunlardan birisi olan kıyafet serbestisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bana göre bu reform iyi niyetlerle hazırlandı, kısıtlamaları aşmayı hedefliyor. Ancak sadece bunu kullanarak diğer özgürlükleri kısıtlarsanız o reform olmaz göz boyamak olur. Kıyafet aslında bir örtü ve o örtüyü kaldırmak gerek. Ana dilde eğitim, özel yetenekli çocuklar için özel programlı okul, engelli öğrenciler için özel kontenjan, zorunlu seçmeli derslerin zorunsuz hale getirilmesi, mesela seçmeli ders var ama sadece bir çeşit ders ne anladım ben o seçimden, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi var İslamiyet propagandası gibi. Hem neden o dersi bir Felsefe Hocası vermiyor? İsteyen istediği dini seçsin. En mükemmel din hangisi kişi karar versin. Fakat olmaz o kadar az güveniyoruz ki kendimize din dil ar namus gidecek diye ödümüz kopuyor içimize kapandıkça kapanıyoruz, sonra da bu hale geliyoruz işte hadi bakalım.

– Son olarak, J.D. Salinger’ın bir öyküsündeki çocuklardan biri, bir diğerine “Eğitim düzenini değiştirmek elinde olsaydı, ne yapardın?” diye sorar. Ben de size sorsam…

Geçenlerde, bir televizyon programında Matematik Köyü muhtarı Ali Nesin “Milli Eğitim Bakanlığı kendi lağvetsin. Bu haliyle daha çok zarar veriyor.” demişti. Çok gülmüştüm. Adam haklı. Eğitimdeki bu yontulmayı hepimiz yaşadık ve yaşıyoruz; bazen fark ediyoruz, bazen de bir bakıyoruz artık çok geç ölmüşüz.

Benim farklı bir önerim var. Salinger kalıplaşma üzerine gitmişti. Ben daha çok hazırlanma üzerine giderdim; çocukları hayata hazırlamak üzerine. Çünkü gelecekte çocukların bambaşka bilgilere ihtiyacı olacak. Bilgisayar kullanmayı bilgiye ulaşmayı, bedenlerine bakmayı, sağlıklı beslenmeyi, neyin kanser yapıp yapmadığını, felsefe tarihini, feminizm anlayışını uzmanlarından; ekoloji bilgisini dağcılardan anlatırdım, dünya tarihin farklı romancılardan anlatırdım, çeşitli diller öğretirdim, kamp yapmayı olası bir felakette, savaş durumunda ve yoklukta ayakta kalmayı öğretirdim, ben bunların çoğunu bilmiyorum. Ama onların şehrin içinde veya dışında çırçıplak kalmamalarını sağlardım. Hayalimdeki böyle bir okul işte.

Kaynak
PDF versiyonu: Academia.edu
İlk yayımlandığı yer: Agos Şapgir (02.03.2013)
Web: Okula Hayır Tumblr

Other Articles / Diğer Yazılar
  • Neden Bizden Disney Çıkmaz? Türkiye'de Animasyon Üretimini Geliştirmek İçin Ne Yapmalı?
    Neden Bizden Disney Çıkmaz? Türkiye'de Animasyon Üretimini Geliştirmek İçin Ne Yapmalı?
  • UK 2020: London Liverpool Girişim Maceram
    UK 2020: London Liverpool Girişim Maceram
  • Sektöre Giriş: Storyboard Artist'in İşteki İlk Günleri
    Sektöre Giriş: Storyboard Artist'in İşteki İlk Günleri
  • Albert Einstein'dan İngilizce Konuşma ve Komplekslerimizi Yenme Dersleri
    Albert Einstein'dan İngilizce Konuşma ve Komplekslerimizi Yenme Dersleri
  • En iyi Storyboard ve Sinematografi Eğitim Kaynakları
    En iyi Storyboard ve Sinematografi Eğitim Kaynakları
  • Yapay Zeka ile Sanat ve Gelecek Tahminlerim
    Yapay Zeka ile Sanat ve Gelecek Tahminlerim

Etiketler: eğitim felsefesi, Gümüşlük Akademisi, Matematik Köyü, röportaj, yayımlanmış makale

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Günün En Çok Bakılanları

  • Oto-Stereogram (Şaşı Bak Şaşır) Çeşitleri ve YapılışıOto-Stereogram (Şaşı Bak Şaşır) Çeşitleri ve Yapılışı (0)
  • En İyi 3D Animasyon ve Karakter Tasarım ProgramlarıEn İyi 3D Animasyon ve Karakter Tasarım Programları (0)
  • Tipografiye Giriş: Tipografi Font Typeface Nedir?Tipografiye Giriş: Tipografi Font Typeface Nedir? (0)
  • En İyi Manga, Anime ve 2D Animasyon ProgramlarıEn İyi Manga, Anime ve 2D Animasyon Programları (0)
  • Türkiye'deki Canlandırma / Animasyon Eğitimi Veren Okullar Üzerine Pedagojik Bir İrdelemeTürkiye’deki Canlandırma / Animasyon Eğitimi… (0)
  • Türkiye Animasyon Tarihinden Kısa Kısa NotlarTürkiye Animasyon Tarihinden Kısa Kısa Notlar (0)
  • Animasyon Endüstrisi: Dünyanın En Zengin AnimatörleriAnimasyon Endüstrisi: Dünyanın En Zengin Animatörleri (0)
  • IELTS Hazırlık: İngilizce Sınav TavsiyeleriIELTS Hazırlık: İngilizce Sınav Tavsiyeleri (0)

Seçme Yazılar

Dünyanın En Tuhaf Mahluku Çizgi Roman

Animasyon: Nâzım Hikmet’ten Dünyanın En Tuhaf Mahluku

Nazım Hikmet’in Dünyanın En Tuhaf Mahluku şiirini, diksiyon kursunda Rüştü Asyalı sayesinde sevmiştim. Korkmayın, bir önceki projem İhtiyar Koç‘taki gibi şiiri ben okumadım:) Türkiye’deki en güzel seslerden Rüştü Hocamızın sesini Ableton ile kesip biçip klasik müzikle senkronlayıp animasyona entegre ettim. İçime sinen bir kompozisyon oldu. Umarım büyük şair Nâzım Hikmet’in de ruhu şad olur; çünkü bir şair […]

Yükümüz ağır, mesafe uzun, yolumuz taşlı; a Yükümüz ağır, mesafe uzun, yolumuz taşlı; ama birilerinin keyfi hiç bozulmuyor. #deprem #yük #yol
Sanat dünyasını kasıp kavuran, haram datalı y Sanat dünyasını kasıp kavuran, haram datalı yapay zekaya karşı düzenlenen #NoAI protestolarına bir destek de bizden. 

English translation of the pages for my international friends:
Title: Bewitching Intelligence, Episode 2: The Protests

1. So why are artists bothered? You see a striking comparison showing how the appearance differs when artist names are typed into the AI commands.
2. This means that without drawings by human artists, AI cannot produce any stylized output.
3. There are public databases like LAION-5B. Works by popular artists like @Loisvb have been added to this database without their permission. All AIs in the market started to produce works in the style of artists by taking advantage of this data. This is copyright infringement. 
https://laion-aesthetic.datasette.io/laion-aesthetic-6pls/images 
https://twitter.com/megraeart/status/1598806459004985363
4. So what do artists want? The artists rightly want their drawings removed from this database. The number of applications that use this data, such as Midjourney and DALL-E, are increasing.
5. What will they do? The Concept Art Association, led by Karla Ortiz, is preparing for an action. @kortizart @conceptartassociation
6. Their requests are at this link: https://www.gofundme.com/f/protecting-artists-from-ai-technologies
7. I consider these demands justified. It is ethically wrong for them to feed AI with haram data and make money from it. Laws are lagging here too. I hope necessary adjustments are made.
8. Because AI has entered our lives and will not leave. AI can be a useful tool even with just your own images and public domain content. I created the images in this series with ethical AI and old photo editing techniques to try if another way is possible.
9. “ART = IDEA” -Steve Huston There has to be another way. Because art is an idea. The story is king and the stories emerge from life.

 #yapayzeka #yahşizeka #yzroman #fotoroman #fotobashing #stablediffusion #AI #aiart #humanartist #lensa #midjourney #dalle2 #stablediffusion #artistrights
Ünlü öykücü dostum Füsun Çetinel’in (@fus Ünlü öykücü dostum Füsun Çetinel’in (@fusun.yaziyor) de dediği gibi “At a timeless zone, the story should start.” O zaman haydi buyurun. Hikayemiz 2009'da başlıyor. 
Hikayede bahsi geçen makale: https://serdara.com/go-oyunu-ve-kaos-teorisi/

English translation of the pages for my international friends:
Title: Bewitching Intelligence Episode 1: The Go Defeat
1. Years ago, I wrote a passionate article on artificial intelligence (Bibliothec:2009).
2. The artificial intelligence that beat humans at chess had not yet beat humans at Go. In the article, I compared the subject with the popular chaos theory of that period and tried to explain why it could not be defeated.
3. Ten years later, the AI named "Alpha GO" defeated humans in Go as well in 2016.
4. But I took my part. From now on, I would not challenge AIs anymore, I would mind my own business.
5. When I couldn't find what I was looking for in engineering and philosophy, then I chose the digital art career path.
6. A news would wake me up from my peaceful sleep in my comfort zone called “concept art” and “storyboard”. A bloody AI-generated painting would return with an award from a competition in a fair.
7. Prompts are text commands for AI. Below are the pictures received from AI in response to these commands. Until last year, AI who made pictures like children with these commands…
8. By what time had he developed enough to win a competition in a few months? Beautifully drawn by a toast machine.
9. Will they take our jobs?

We will see.

 #ai #aiart #stablediffusion #photobashing #fotomanupulation #fotoroman #yapayzeka #photoshop #yzroman #yahşizeka #go
Tam olarak yapay da değil vahşi de değil olsa o Tam olarak yapay da değil vahşi de değil olsa olsa yahşi olan bu zekalar hakkında benim de diyeceklerim var. Bir kaç bölümde anlatmayı planlıyorum. Evet tüm görseller yapay zeka, fotoşop, Wacom ve sanatçı işbirliği ile üretildi.

English translation of the pages for my international friends:
Title: Bewitching Intelligence Episode 0
1. Hello, this isn't me, this is my AI-trained Surrogate (2009). (Cool SciFi Movie: https://www.imdb.com/title/tt0986263/)
2. A great revolution has taken place in the art world.
3. There is total chaos and uncertainty right now.
4. But art history has witnessed many such turning points. *discovery of perspective 15th century.
5. With the invention of the camera, portrait painters were negatively affected. *the first photograph, 1826
6. Digital drawing tablets had forced artists in the industry to break away from paper.
7. And the internet… With an endless number of visual references, artists are now able to educate themselves without going through costly jobs such as visiting museums, working with live models, going to distant schools. Because they had an endless mine of knowledge in front of them.
8. There was another one feeding on this mine of knowledge while we slept. Artificial Intelligence! (AI) It climbed from the bottom of the mass data mines and came to the surface.
9. Now, here in these few series, I want to talk about them with you… To be continued…

 #AI #aiart #comics #çizgiroman #fotoroman #yapayzeka #YZroman #yahşizeka #stablediffusion #photoshop #wacom
Bu haftasonu hiç olmayan bir sokakta hiç olmayan Bu haftasonu hiç olmayan bir sokakta hiç olmayan bir ceket ve şapka ile bilinmezliğe yürüdüm. #stablediffusion
Dedicated to Nobel Chemistry 2002 winner, John B. Dedicated to Nobel Chemistry 2002 winner, John B. Fenn and his outstanding article “Electrospray Wings for Molecular Elephants” / Atomik Tontik Nerd Fil Konsepti for Doctor of Plasma @akil_kadin ❤️ #characterdesign #nobelprize #chemistry #plasma #electron #elephant
Animatik kısaca storyboard’ın canlandırılmı Animatik kısaca storyboard’ın canlandırılmış halidir. Storyboard, TRT tabiriyle resimli senaryo, benim tabirimle hikaye panosu, senaryo ile animasyon arasındaki bağlatıyı sağlar. Bu aşamada sanatçı, kamera açıları, araç gereç devamlılığı, karakter pozları ve sahne kompozisyonu gibi detayları belirler.  Animatikte sesler eklenir ve sahnenin süresi belirlenir. Artık animasyon aşamasına geçebilirsiniz. 
@isfstudios 
@rafadantayfa
#animation
#storyboard
#animatic
I am digging the ancient roots of Turkish #animati I am digging the ancient roots of Turkish #animation. Visually much better than my expectations. #karagoz #hacivat #hacivatkaragöz
It seems that last year was full of tea love ❤️☕️ My #art vs #artist banner by @artstationhq #artvsartist2021
Load More... Follow on Instagram

Ozgur Serdar Altunoglu © 2023

  • Türkçe