Vay anasını 4. sınıf olduk. Bayram münasebetiyle soracaklar yine “hmm bu sene bitiyor yani”, “yok 4. sınıfım ama bitmiyor, bu sevda öyle kolay biter mi?” (gülüşmeler), öğrenci olmanın dayanılmaz hafifliği:P Neyse konu bu değil. Konu, her şeye baştan başlamaya karar vermiş olmak:
Bu dönem hoca, Marx 1844 El yazamalarını vermiş okuyun diye, okuyorum, her satırda Foyerbah (Feuerbach)’tan bahsediyor. Yani önce Foyer’i okusam diyorum, Marx’ı yarım bırakıyorum; tabi önce Hegel‘i anlamak lazım; ama onun öncesi Kant (ki onu Delüuzz (Delluze) sayesinde pek severim, anlayabildiğim için) okunmalı; ama bu adamlar pek okunmak istenen adamlar değiller sanki. Okunmak isteseler Marx gibi Kapital’in mangasını çıkartırlardı, böyle bol resimli, üstüne de diziyi çektin mi yaprak dökümü misali oh, al sana yaşam felsefesi…
Kant’i anlamak için, onu tatlı uykusundan mesaj atarak uyandıran Hüum (Hume) okunmalı ve tabi o devrin adalıları Locke, Nazım’ın itin götüne soktuğu Berkeley, daha eskilerden Leibniz… Dekart (Descartes) Fakat Kant çoğu felsefeci için bir odak noktası. Aristoteles gibi, tabi Platon daha öncelikli Aristo’nun hocası (tek anlayarak okuduğumu hissettiğim adam Platon) Ayrıca Kant sonrası daha ilginç; ama daha belirsiz, Kirkegard, Niçe (Nietzsche), Sartre ve Haydiger (Heidegger) şu adamların isimlerine bakın dolu dolu söyleniyor HAY Dİ GER! (Hay Hitler gibi, zaten adam Nazi Partisi üyesi ama sonrasında tövbe etmiş dağlara vurmuş kendini…)
Evet, 4. sınıfız, “Haydiger benimle ol”, espirisi bayatlayalı uzun zaman oldu ve bu gün Devlet Toplum dersinde Hegel’in devlet anlayışını Erdal Hoca anlatırken artık içim geçti. Hiç bir şey anlayamaz oldum; çünkü Kant’ı daha tam bilmiyorum, 17-18. yy.’ı, aydınlamayı, ortaçağı, ilkçağı, bilmiyorum hızlıca hopbidi geçtik unuttum, işte bu gün Erdal’ın dersinde yaşadığım cehaletin görkemine dalıııp gittim. Ne yapmalı, en baştan mı başlamalı? Eğer başlamazsam hiç anlayamayacağım sanki, yalap şalap fotokopi makalelerle günü kurtarmak, işte böyle son sınıfta bi halt anlayamaz yapıyor insanı. Ne yapmak lazım? Bir de ekoller okullar var, Hitler’in kovaladığı Viyana Çevresi, (…Vitgenştayn) Frankfurt Okulu (Adorno…) Almanlar, Fransızlar, İngilizler ve Uzak Doğu, Hint, ve Anadolu mistikleri tasavvuf: Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus… İmkansız gibi görünüyor ama zaten anlamıyorum ki napıyım…
En baştan başlamaya karar verdim bende. Hesiodos‘tan başlıycam, yani antik dönemden de önceki mitolojik dönemden. Kitabın baskısı yok. Nette fellik folluk bunu aradım ama yok o kadar da sövdüm bu kadar önemli bir eser basılmaz mı, eğitim yobazlık vs vs, sonra mağer bizim kütüphanede varmış. Tıpkıbasımını (karton kapaklı fotokopisini) çektirdim 228 sayfa, 10,50 TL uygun bence, az bile, pazarlıkla 9,50 ye de olur; ama o fotokopiciyi sevmiyoruz (Adil Han) artık başka yerde çektirecez.
Konuya dönelim, istersem sınıfta kalayım antik dönem, ilkçağ, ortaçağ, aydınlanma, ve çağdaş döneme doğru yıllara yayılan bir hedefim var, iş durumları, sınıfta kalmalar ve af’ı da hesaba katarsam sanırım 7 yılda planladığım noktaya gelirim ve Devlet Toplum dersi dahil her derse kendimi hazır hissedebilirim diye düşünüyorum, tabi bu arada zaten sınıf arkadaşlarım çoktan doçent olup benim derslerime girerler; ama bana kanaat kullanacaklarını hiç sanmıyorum, gençliklerinde çok laf soktum bir çoğuna ve hepsi de birbirinden sadist hocalar olacaklarından ufacık bir şüphem yok, olsun onları derste bozmak ayrı bir zevk olacak, “daha dün sıralara yazıyordunuz, şimdi sayfa sayfa makale mi dayatır oldunuz hı?” derim. Ertuğrul Hocadan, hümanist feyzler almalarını umuyorum…
Evet, Hesiodos senle başlıyorum…
“Başlangıçta Khaos vardı ve ondan geniş gögüslü Gaia doğdu…”
Bir cevap yazın