Robotik Sandalye (2006), yönetmenliğini Peter Lynch’in yaptığı, sanatçı Max Dean‘ın, endüstriyel tasarımcı Matt Donovan’ın ve Cornell Üniversitesinden Mekatronik Profesörü Raffaello D’Andrea’nın 1984’te düşünüp ancak 2006’da gerçekleştirebildikleri projenin kısa filmi.
[Okumaya devam et…]
Animasyon Felsefesi: Canlandırma Belitleri v1.0
Animasyon felsefesi de olur mu? demeyin. Her şeyin felsefesi olur. Felsefe iyi bir şeydir. Aşağıda, animasyon kitaplarından edindiğim bilgilerle oluşturduğum, canlılık ve hareket üzerine geliştirdiğim animasyon belitlerini (postülatlarını) sıraladım. Animasyonun neliği ve canlandırma sanatçısının rolü üzerine içime sinen bir deneme oldu.
[Okumaya devam et…]
Fantastik ve Bilimkurgu Farkı: Kavramsal Bir Deneme
Bilimkurgu ve fantastik… Uzun zamandır deneme türünde yazmadığım fark ettim. Aklıma konular geliyordu ama sürekli erteliyordum. Şimdi sizinle yılların vermiş olduğu yontulma ve farkındalık sonucu ulaştığım bir fikri paylaşacağım.
[Okumaya devam et…]
Astronot, Uzayadamı, Uzayyolcusu ve Evrenot Kavramları Üzerine
Astronotluk neydi, astronotluk emekti. Ekşi’de “Astronot payesini ancak NASA verebilir” diye bir söylem görünce beni düşünceler aldı götürdü. Uzaya kimin neyle, hangi sertifikayla gideceği değil, orada ne yapacağı önemli benim için. Bu yazıda kişilerden arınmış astronotluk kavramına odaklanmaya çalışacağım.
[Okumaya devam et…]
Postmodern Makale Üreteci ve Akademik Elitist Dilin Sonu (mu?)
“Bir gün herkes akademik makale yazabilecek” demişler miydi bilmiyorum ama, işte gerçek oldu. elsewhere.org/pomo adresindeki Andrew C. Bulhak’ın Dada Engine üzerine geliştirdiği postmodern makale üreteciyle birbirinden özgün ama aynı zamanda anlamsız, zaten anlaşılırlığın önemli olmadığı sadece puan avcılığın ön planda olduğu bir dünyada kendi makalenizi oluşturabilirsiniz.
Aşağıdaki makaleyi okumaya çalışın, hiç bir şekilde sırıtmıyor (sırıtamaz çünkü ortam soğuk) ve tamamen yapay zeka ürünü.
Akademik ve soğuk dilin bu keşifle soğuk duş alacağını umut ediyorum. Akademide daha insancıl bir dil kullanılma zamanı gelmedi mi? Sistematikleştikçe ve her şey tıkır tıkır işlemeye başladıkça bize de pek gerek kalmıyor. Düşünmüyoruz ve edindiğimiz tasarrufu yeni keşifler için harcamıyoruz. Bu nedenle düzeni sarsan rutin dışına çıkıp tek düzeliğimizi yüzümüze vuran şeyler beni çok heyecanlandırıyor.
Acı ama gerçek, işte tek tuşluk postmodern makalem. Hem de İngilizce ve kaynakça dahil. Haydi siz de yazın, hatta hakemli bir Papua Yeni Gine Felsefe dergisinde yayınlatın ve hep birlikte kimsenin okumadığı yazılarla dolu akademik çöplüğümüzde boğulalım.
[Okumaya devam et…]
Animasyon Çeşitleri, Etimolojisi ve Felsefesi
Bu yazıyı “çizgi film mi yapıyorsun” diyen arkadaşlarıma adıyorum. Yok hayır yanlış bir şey demediniz. Ben bu yazıda sadece çizgi film, animasyon, anime, üç boyutlu animasyon, karakter animasyon gibi kavramların sınırlarını araştırmak istedim. Önerisi olan varsa da aşağıda yorum kısmında buluşalım.
[Okumaya devam et…]
Açıköğretim Sosyoloji 1. Sınıf Nasıl Geçti? ve Ankara Gezi Olayları
Eskiden nasıldı bilmiyorum ama Açıköğretim Sosyoloji beklediğimden kaliteli çıktı. Ne bir kopya olayına rastladım ne de verilen kitaplarda eskimiş içerik vardı. “Temel Bilgi Teknolojileri” ders kitabı bile güncel konular içeriyordu: Mesela Android işletim sisteminden, Word eklentisi EndNote ve Mathtype programlarından bahsediyordu. Web Grafikçisi olduğum halde bilmediğim konulara rastlamak hem şaşırttı hem de hoşuma gitti.
[Okumaya devam et…]
Feminist Mutfak Sitesi (Amargi Dergi Röportajı)
Önbilgi: Web site tasarımı yaptığım zamanlarda manifestosu olan iki site yapmıştım (Okula Hayır ve Feminist Mutfak). İkisi de kendi alanlarında ses getirip hakkında röportaj yaptıracak kadar ilerlemişti. Her ne kadar ikisinin de sonu Tumblr’a taşınmak olsa da bana kattıkları paha biçilemez şeylerdi. Bu ikinci röportajıma vesile olan Feminist Mutfak sitesinin bana en olumlu getirisi Aksu Bora’yı ve Selda Tuncer’i tanımaktı. Bu röportaj site için bir dönüm noktasıydı. Türkiye’nin önde gelen feminist dergisinde konu olmak, basılı bir kağıtta sitenin adını görmek, biraz daha geniş kitleye ulaşmak önemli bir adımdı. Tabi o zamanlar adres elifinmutfagi.net’ti, Amargi de hâlâ kağıt olarak yayınlanıyordu ve daha sonra sitenin Feminist Sözlüğe doğru evrileceğinden de habersizdik. Sitenin dönüşüm tarihi ise başka bir yazının konusu. Röportaj metni ise aşağıda:
[Okumaya devam et…]
Okumaya öğrenmeye değil de yıllarımı çalan o tekdüze Okula Hayır!
Lise yıllarında pek de başarılı bir öğrenci olduğum söylenemez. Felsefe okumaya başladıktan sonra bunu da sorgulamaya başladım hele kardeşimin de okul sevgisi dibe vurunca canıma tak etti ve evet, yine hiç üşenmedim ve bunun için de bir web sitesi yaptım. Napıyım işim bu. Belki marifet değil ama aklınıza eser de Google’da “okula hayır” diye aratınca ilk bu site çıkıyor. Hatta utanmadan aynı isimde çirkin bir font da yaptım. Site manifestosu da şu şekilde:
[Okumaya devam et…]
