12 aylık, toplamda 6 dönemden oluşan ve her dönemin iki ay sürdüğü VFS’in “Animation Concept Art” eğitim programındaki ilk dönemimi sağ salim tamamlamış bulunmaktayım. Çok yoğun çalıştığımızı için detaylıca yazmaya ancak dönem sonunda fırsat bulabildim. Fakat Instagram’dan imkan buldukça görüntüler paylaşmaya çalıştım. O kadar çok mail aldım ki bu konuda gelen soruları tek tek cevaplamaya çalışacağım. Bakalım nasıl girdim ve ilk iki ay nasıl geçti.
Seçim, Kabul, Vize ve Masraf
Neden VFS’i (Vancouver Film School) seçtiğimi şu yazıda, VFS’e kadar gelen maceramı bu yazıda, vize işlemlerini ise başka bir yazıda, anlatmıştım. Başvuru aşamasında da VFS’in Türkiye sorumlusu çok yardımcı oldu. Okulun sitesinde her bölümün ücreti vb. tüm bilgiler yazıyor. Parayı neden buldum? dersek evimi sattım. (Okulda seçtiğim bölüm 33500 CAD + bir o kadar da yıllık ücret ortalama 60000 CAD yani kanada doları ediyor. Ben başvurduğunda CAD 2.4 TL idi.) Burs olanağı var ancak %100 burs imkanı çok nadir. Burslar genelde bilimsel akademik alanlarda verilir. Mesleki alanlarda eğitim veren kişilere zaten ileride para kazanacağı için burs verilmez. Ülkemizdeki tezsiz yüksek lisans bölümleri gibi düşünün. Devlet okulu olmasına rağmen tezsiz yüksek lisans programlarının amacı piyasaya uzman / eleman / iş gücü sağlamaktır.
Bölümün amacı hakkında net bilgisi olmayanları da öncelikle bu konsept sanatı nedir yazısına davet ediyorum.
VFS’in Statüsü
VFS, animasyon endüstrisinde mezunları ile isim yapmış bir okul. İlk bakışta bir sanat okulu veya animasyon üniversitesi gibi görünse de VFS, Kanada’da Post-Education eğitimi veren bir kurum. Bizdeki Bilgeadam’a benzetebilirsiniz. Liseden sonra gelen de var yüksek lisanstan sonra gelen de var.
Sınıfın Durumu
Dünyanın bir çok köşesinden gelen öğrencilerin oluşturduğu, Türkiye’deki sosyal bilimler ve sanat okullarında olduğu gibi, kadın oranının yüksek olduğu bir sınıf. Kadınlara pozitif ayrımcılık çok fazla, ilanlara bakarsanız şehir merkezinde daha ucuza ev bulabiliyorlar. Sınıf 28 kişilik. Şanslıyım ki Türkiye’den iki öğrenci var, biri benim. Kanada’dan gelen 5 öğrenci dışında diğerleri güney Amerika, Asya ve Avrupa kıtalarından birçok öğrenci bulunuyor. Bu nedenle mükemmel İngilizce konuşulan bir sınıfta değil, farklı aksanlarla dolu hoşgörülü çok kültürlü bir sınıfta bulunuyorum. Bu da sizi daha fazla hoşgörülü olmaya yöneltiyor.
İngilizce Yeterli Oldu mu?
Bana göre B2, IELTS 5.5 seviyesini üstündeki herkes hayatta kalabilir. Türkiye’de gramer konusunda kendimiz çok kastığımızı ve telaffuz (pronunciation) gibi konularda da birbirimizin cesaretini çok kırdığımız dalga geçtiğimizi ve bundan dolayı da toplumca komplekse kapıldığımızı düşünüyorum. Sizden daha az İngilizce ile yıllardır orada yaşayan insanları görünce ne boş işlerle vakit harcadığınızı daha iyi görüyorsunuz. (Yapmayın lan kimsenin konuşması ile dalga geçmeyin anlamaya çalışın.)
Yolculuk Nasıldı?
Ortalama 22 saat sürüyor diyebilirim. Benim yolculuk Ankara-İstanbul, İstanbul-Toronto, Toronto-Vancouver şeklinde üç parça halinde gerçekleşti. Yorucu bir süreç “jet lag” tehlikesi var; fakat benim uykum düzensizliğe yatkın olduğu için yolculuk boyunca sürekli film izledim hiç uyumadım ve sonuçta jet-lag olmadım. Onun yerine zombi oldum, bir 12 saat uyuduktan sonra düzeldim. Seçim sizin.
Vancouver Nasıl Bir Şehir?
Kanada’nın üçüncü büyük şehri olan ve (work permit alırsam) yenmeyi planladığım Vancouver beni sağanak yağmur ile karşıladı. Zaten, hep yağmurlu bir şehir. Kar çok nadir yağıyor. Kanada soğuk bir ülke olarak bilinse de Vancouver ülkenin en sıcak şehri. Isı değişimi fazla olmuyor ve Ankara ve Eskişehir ayazının yanında sıcak kalıyor. Sıcaklık 4 derecenin civarında dalgalanıyor diyelim. Bu sebeple Kanada’nın tüm evsizleri Vancouver’da toplanmış durumda. Şehrin belki de tek sorunu evsizlerin çokluğu. Üzücü bir nokta ise uyuşturucu bağımlıların çokluğu. Türkiye’de sokaklarda görmeyeceğiz şekilde garip yürüyen insanlar görebilirsiniz. Fakat saldırgan değiller. Kimse kimseye karışmıyor.
https://www.instagram.com/p/Bdor0jBjbHe/
Toplu taşıma çok gelişmiş durumda. Aylık otobüs kartı (Compass Card) ile her yere gidebilirsiniz. VFS şehir merkezinde olduğu için okul daha ilk tanıtım sunumunda (orientation) araba kullanmayın tavsiyesinde bulunarak gönlümü fethetti. Türkiye’deki özel üniversitelere selam olsun.
Trafik çok ilginç, eğer yaya geçidinde yayalar için lamba yoksa arabalar size yol veriyor. Böyle bir an şoförle bakışıp duruyorsunuz olayı kavramak için!? Meğer koskoca özel araba size yol vermiş. Mahcup bir şekilde karşıya geçiyorsunuz. Aslında normal bir durummuş bu.
Otobüsler ise daha ilginç, binerken şoför size “Hello / Hi / Welcome etc…” diyerek karşılıyor, inerken de yolcular “Thank you driver” diyerek iniyor. “Thank you!” Kanadalıların çok kullandığı bir söz, alayına “Thank you.” Zamanla alışıyorsunuz.
Aşağıda, Vancouver’da ilk dönemde yaşadığım mahalleyi anlattığım fotoğraf serisi var.
https://www.instagram.com/p/BanrXstj0-E/
Görüldüğü üzere yeşillik, iki katlı evlerden oluşan mahalleler. Çince tabelalar sizi şaşırtmasın, Çin mahallesinde yaşamıyorum, Çinli göçmenler şehir nüfusunun %35’ini oluşturuyor. Kanada’nın resmi dili İngilizce ve Fransızca olmasına rağmen “de fakto” olarak Vancouver’da Çince ikinci resmi dil diyebiliriz. Diğer eyaletlerde ise bu oran Fransızcaya doğru kayabiliyor.
Vancouver Downtown (Şehir Merkezi)
VFS, Vancouver şehir merkezinde. Otobüs ile 30dk’da okula gidebiliyorum. Ankaralı ve İstanbullular için kısacık gibi görünse de Vancouverlılar için uzun bir mesafe. Kadir kıymet bilmiyorlar. Şehir merkezini gezdiğinizde çok kültürlülüğün ne demek olduğunu iyi anlıyorsunuz.
https://www.instagram.com/p/Bas5Szzj_Cv/
Kampüs – Okul
Şehir merkezinde bulunan okul gerçekten de işlek bir yerde. Her ne kadar dağ başında romantik dağ kampüslerine hasret olsam da şehir merkezinde olmanın bazı avantajları da var. Mesela yüzlerce market ve kahve dükkanı bulunuyor çevrede. Eğer bürokratik bir işiniz varsa da kolayca halledebiliyorsunuz. Misal ders arasında çıkıp yerel banka ve yerel telefon numarası işlemlerimi kolayca halletim.
https://www.instagram.com/p/Ba0x8YzDaDD/
“Serdar” kesinlikle diyemiyorlar o kesin, ben de Wizard of Oz’dan yola çıkarak “Ozgur” ismimi kullanmaya karar verdim. Kanada’da Ozgur, Türkiye’de Serdar’ım. Kişilik bölünmesi yaşıyorum. Aynı bölünmeyi yeni öğrendiğim dilde de yaşayınca bunu daha da ileri götürüp diğer kolumla da çizmeye başladım. Çizmem gerekti çünkü ilk dönem neredeyse beş kişi saatlerce çizmekten dolayı bileğini incitti. Eski dönemlerden ile bir kızın bileği çıkmış sağlığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Gerçekten de günde 10 saat çizim yapılan bir bölüm burası hazırlıklı olun.
https://www.instagram.com/p/BbfuEcYDsA9/?tagged=vfschronicles
Canlı manken çizimi haftada 3 saat. Ders önce 30 saniyelik çizimlerle başlıyor. Ardından 2 dakika, 5 dakika ve 20 dakika şeklinde ilerliyor. Gerisi bilgisayar başında gerçekleşiyor, aşağıda görüldüğü üzere Wacom Cintiq’te çizmek hem keyifli hem de ciddi performans istiyor.
https://www.instagram.com/p/Bbq0l2yjVa4/?tagged=vfschronicles
Dersler Nasıl Geçti?
Derslerimizin büyük çoğunluğu Cintiq başında geçiyor. Yazılımlar: Photoshop başta olmak üzere, Sketchbook Pro, Google SketchUp, Toonboom, Zbrush kullanacağımız yazılımlar. Maya yüklü olmasına rağmen 3D öğrencilerine ait olduğu için öğretilmiyor. Bence bölümün en büyük eksiği bu. Sektör aşırı uzmanlaştığı için ACA mezunun 3D ile pek işi olmayacağını düşünüyorlar.
İlk dönem zaten Photoshop’a ısınma olarak geçti, renklendirmek yasak, her şey gri (grayscale), renk konusu gelecek döneme. İlk dönemin temel konusu araç tasarımıydı. Tüm dönem boyunca bir aracın nasıl tasarlanacağını adım adım işledik ve dönem sonunda tüm süreçleri anlatan bir sunum hazırladık.
Başka gelişmeler de oldu. Misal “Digital Painting 1” dersinde yaptığım çizim okulun Instagram sayfasında paylaşıldı.
https://www.instagram.com/p/BckqJP0HK2b/?taken-by=vancouverfilmschool
Bir animasyon filminde bir cümlelik bir seslendirme yaptım çünkü stüdyo sınıfın karşısındaydı. Youtube’ta yayınlanırsa paylaşırım.
İlk dönem özetle gayet yoğun ve verimli geçti. İkinci dönem sınıfa girdiğimde araç tasarımımı duvarda görünce mutlu oldum. Aşağıda ise dönem sonu yaptığım araç tasarım aşamaları ve renklendirilmiş hali görülüyor.
https://www.instagram.com/p/BeHBsdSjdp0/?taken-by=serdicim
Peki, Her Şey Güllük Gülistanlık mı?
Hayır, ortadoğu bölgesinden gelen her öğrencinin ortak sorunu çalışma izini almanın gerçekten çok zor olması. Avrupa vatandaşları için zaten Avrupa bölgesinden iş bulma şansı var. Kuzey veya Güney Amerika kıtasından gelenlerinde vize sorunu pek olmuyor. Bunların üzerine yaşınızın da geç olması eklenince şafak gerçekten çok karanlık. Çünkü oturma veya çalışma izini olmayan kişileri firmalar tercih etmiyor, yabancı çalıştırdıkları için devlete ekstra para vermeleri gerekiyor. O da yıllık basit bir ücret değil. Bunun yerine kendi vatandaşlarına öncelik tanıyorlar. Yani rüya bittikten sonra her şey sanki üçüncü dünyanıza geri dönmeniz için hazırlanmış, buna karşı bir plan geliştirmek için bir senem var. Bakalım neler olacak.
Hocalarımızdan Colin Giles’ın bir konuşmasını iliştiriyorum.
Gelecek Dönem
İkinci dönem renk teorisi ile birlikte arka plan tasarımı (environment design) yapacağız. Kendinize iyi bakın.
Thank you.
cansuk
devamını merakla beklediğim bir yazı dizisi… bence süreç ilerledikçe, çalışma/kalma için çözümler de karşına çıkmaya başlayacak, cesur adımlara devam!..