Kinetik tipografi ile ilk defa 2010’da, DTCF Felsefe 3. sınıfta, şizofren monolog “Ben Deli Değilim” ile tanıştım. Yıllar geçti, çok şey oldu, kendimi grafik tasarımcı olarak buldum. Şimdi 6 yıl sonra, grafikte yüksek lisans yapıp, benzeri bir projeye girişmek hoş bir duygu. Neyse işte, kısmet bu güneymiş. Siz 2 dakikada izleyip bitireceksiniz ama ben 3 ay uğraştım. Umarım beğenirsiniz. Canavarlarla dolu bu dünyada kendimize küçük şizofreniler kuralım ki hayatta kalalım ;)
İşin tekniğini merak edenler için lafı uzatmadan yapım aşamalarına değinelim. Hızlı geçeyim, bu sene grafik yüksek lisansına başladım dersleri seçtik, çok çalıştık, iyi notlarla ilk dönemi bitirdik. Yukarıda izlediğiniz de “Kinetik Tipografi” dersinin final projesi.
1. Araştırma
Dönemin başında kinetik tipografi hakkında detaylı bir araştırma yaptık. Rapor yazdık, raporun “Ben Deli Değilim” videosu dahil incelemek isterseniz bu linkten bakabilirsiniz.
2. Storyboard (Resimli Taslak)
Türkçeci hocalarım beni dövecekler ama TDK’dan storyboard’a tek kelimelik güzel bir karşılık hâlâ bekliyorum. Zaman geçiyor ve storyboard gittikçe daha çok dile yerleşiyor. Bir de SEO işleri için anahtar sözcük meselesi var ki hantal dil kurumlarının internetin bu hızına erişmesi umutsuz görünüyor. Örneğin “devinimli tipografi” yerine yurtdışı için “kinetic typography” Türkiye için “kinetik tipografi” yazmak işlerinizi daha bulunur hale getiriyor ki kendi Vimeo‘mda öyle yaptım. (ve lafı yine uzattım.)
Storyboard, nasıl olmalı diye bir formül yok. Hele ki kendi projeniz için düşünüyorsanız hiç yok. Ekip çalışmasında ise ekip arkadaşlarınızın anlayacağı şekilde olması yeterli. Storyboard’ı da yine her akademisyene şiddetle önerdiğim academia.edu sitesine koydum. Bu linkten inceleyebilirsiniz. Academia.edu hocaların ders notlarını, öğrencilerine okumalarını salık verdikleri yazıları koymaları için ücretsiz bir ortam. (Bu sefer lafı uzattım ama toplumsal bir sorumluluk için uzattım.)
3. After Effects
Sonra işte After Effects’i açıp yapıyorsunuz, bu kadar basit. Demiyorum. Yukarıdaki hazırlık aşamalarının hiç biri sizi bu uygulama aşaması kadar yormayacaktır. Fakat iyi hazırlık iyi sonuç getirir bundan şüpheniz olmasın.
Bu projede animasyonlar için After Effects CS6 sürümünü kullandım. CC 2015 sürümünü bilerek kullanmadım çünkü CC’nin içinden en sevdiğim ve en çok sıkıştırma yapan h.264 render’ını çıkartıp, gitmişler Adobe Media Encoder CC’nin içine koymuşlar (çünkü deli bunlar). Bu sıkıntı “Dünyanın En Tuhaf Mahluku” animasyonunu festivale hazırlarken başıma gelmişti ve yeni CC 2014 versiyonlarına, forumlarda kullanıcıların tepkisine tanık olmuştum. İnsanlara CS6’yı ne kadar önerseler de herkes CC yükleyip uğraşmaya devam ediyor. Uğraşın, belki ilerde eklerler.
Demek istediğim yazılımların son sürümleri her zaman en iyisi olmuyor, en iyi yazlım işinizi en kısa yoldan halleden yazılımdır. AE yazılımına ek olarak görseller için Illustrator kullandım ve onları .eps formatında parçalara ayırdım. Bu da bana vektörel, yani istediğim gibi büyütebileceğim grafikler sağladı. AE’nin en güzel özelliği PS ve AI çıktılarını tanıması. Eğer katmanları temiz çalışırsanız, sıkıntı çekmeden PS-AI-AE ile etkileşimli çalışabilirsiniz. Bu projeyi de önceki “Tuhaf Mahluk” filmindeki gibi, bu üçlü sayesinde gerçekleştirdim. Fakat animasyon gücünüzü daha ileri taşımak istiyorsanız bu programlar da yeterli olmayacaktır. Hâlâ AE’nin sınırlarına erişemediğim için başka arayışları yine ileriki bir projeye erteledim.
AE ile tekrar çalışmak kötü olmadı, teknik olarak bir gelişme kaydettim. O da AE’nin 3D kamera özelliğine hakimiyet oldu. Bu sayede 2D katmanları 3D uzayda hareketlendirme imkanı buldum. Dolayısıyla projeye teknik anlamda “bu bir 2.5D animasyon çalışmasıdır” diyebiliriz. Özellikle sandalye sahnelerine bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Marifet mi bunu yapmak, hayır. Ama yurt dışındaki sanatçıların bilgilerini paylaşma cömertliğine karşılık, onlardan nasıl gördüysem ben de gücüm yettiği kadarını anlatmaya çalışıyorum.
After Effects şart mı? Hayır. Aslında bu projeye başlamadan önce projeyi ToonBoom ile yapmayı planlıyordum fakat zaman yetmedi. Ben de en iyi bildiğim programın üstüne gittim. Storyboard’a baktıysanız proje 13 sahneden oluşuyor. Bu kadar sahneyi düzenlemek için de çift monitörlü çalışmam gerekti. Bir ekranda AE’nin ana pencereleri. (Ev şartlarında animasyon için gereken teknik donanımı bu yazıda anlatmıştım.)
Diğer ekranda ise Timeline anca sığdı.
Sahnelerde kullandığım küçük animasyonların bazılarını AE içinde barındırıyor, bazılarını ise kendim kurguladım. Tıkadığım durumlarda internette gezinip diğer sanatçıların işlerinden ilham aldım. İnanın araştırmanın çok faydası oluyor. Özellikle “After Effects tutorial” diye Youtube’a yazarsanız bir çok faydalı dersle karşılaşırsınız. Misal videonun başındaki zaman sayacının render edilmiş videosu 8$ fakat After Effects ile kendiniz yaparsanız ücretsiz. Bu tür faydalı videoları topladığım bir Youtube Videoları Listem var. Aşağıdaki videonun başlığına tıklarsanız tüm listeyi görebilirsiniz.
4. Ses Efektleri
Sıra geldi son aşamaya. Videolarda çeşitli patlama, geçiş, uçma gibi hareketleri daha güçlü ifade edebilmek için seslere ihtiyaç duyarız. Bu sesler belirli (Warner Bros, Lucas Arts vb.) ses kütüphanelerinden bulunmakta. Bunlar hem paralı hem de ihtiyaç duyduğunuz sesi bulmak zor. Alternatif yöntem: Youtube. Youtube içinde ücretsiz ses efektlerine ulaşmak mümkün. Fakat en iyi ses üretme yöntemi ise “Foley”. İyi bir mikrofonunuz varsa (tamam cep telefonu da olur) bir foley sanatçısı gibi istenen sesleri elde etmek mümkün. Örneğin Şizoşems’teki harflerin mama kabına dökülme sesini bizim evdeki kabuklu fıstıkların kaba dökülme sesinden elde edildi. Çok profesyonel değil, zaten olmamaz. Foley sanatı, Jack Foley‘in geliştirdiği bir sinematik ses üretme mesleğidir. Büyük projelerde ses işlerinden sorumlu bir ses mühendisi vardır. Bir tasarımcı, bir animatör tüm işleri yapamaz. Yapsa da yıllar geçer, kutuplar erir ve sanatçı boğularak ışıklar içindeki uykusuna dalar. Ölümsüzse ayrı tabi. Zaten tanrı da ölümsüz bir animatör değil midir? Neyse felsefe falan başka yazıların konusu. Bu kadar yeter.
Kapanış
O yüzden gerektiğinde yardım alın, ortak projelere girişin, bunu asosyal obsesif kompolsif bir tasarımcı olarak söylemem mantıksız ama öyle.
Bu yazıyı projenin ertesinde sıcağı sıcağına yazdım ki eğer ertelersem tekrar dönmek zor olacaktı. Umarım faydalı ve insanlara fikir veren bir yazı olmuştur. Umarım her sanatçı işlerini paylaşır ki bilgi skolastik hapishanesinden çıkıp özgürlüğe kavuşur ve diğer bilgilerle birleşip çoğalır. Çünkü ben de çoğu şeyi işlerini ve nasıl yaptıklarını paylaşan sanatçılardan öğrendim.
İyi çalışmalar arkadaşlar.
Uğur Mert
Abi bende böyle grafik tasarlamak istiyorum ne yapabilirim bana yardımcı olabilir misin eğer özel değilse Facebook veya WhatsApp ın varmı rica ediyorum lütfen yardımcı ol!
Serdar A
Yazdıklarımın yeterince yol gösterici olduğunu düşünüyorum. Kolay gelsin.
Mücahit Yılmaz
Öncelikle merhabalar. Grafik tasarım 3. sınıf öğrecisiyim ve çalışmanızı hayranlıkla izledim sizi tebrik etmek istiyorum. Tipografiye ve gücüne oldum olası inandım ve yapmış olduğunuz çalışma bu inancımın bir kanıtı niteliğinde. Yalnız aklıma takılan bir konu oldu ve size sormak istedim. Video boyunca tipografi doğru oranlarda ve yerlerde kullanılmış iken ‘Geldiler’ bölümünde neden bir figür kullanımına gittiniz acaba? Başarılarınızın devamını diliyorum.
Serdar A
Teşekkürler. Tipografik dünya = hayal dünyası, figüratif dünya = olgusal dünya diye bir savunma yapabilirim. Yani doktorlar geliyor onlar da sıkıcı gerçek dünyayı temsil ediyor. Mesela :)
Mücahit Yılmaz
Gerçekten süper bir çözümleme tebrik ediyorum :)
Serdar A
Teşekkür ederim. Darısı senin çözümlemelerinin başına. :)
Halil Bozkurt
Üstad bununla ilgili küçük bir eğitim videosu çeksen süper olur.